Istanbul2010Diary Ödüllendirildi

İstanbul 2010 AKB Ajansı, blog Istanbul2010Diary'yi 150 sayfalık çok cici bir kitapla ödüllendirdi. Ödülün verildiği gün 26 Aralık 2009'du: Istanbul2010Diary için, artık bu tarih çok ama çok önemli.

Bu ödülden daha önce, Istanbul2010Diary adlı bu blogun yaratıcısı CndFlix'in, yine İstanbul ve Boğaziçi'ni dillendirdiği öbür fotoğraflı kent yaşamı içerikli bloglarından IstanbulDailyPhotos ile CndBosphorus, uluslararası boyuttaki Around The World adlı fotoğraflı kentçil dünya blogları kataloguna alınmaya değer görülmüştü.
Bu konuyla ilgili kayıtları görmek isterseniz, IstanbulDailyPhotos'un, 02 Temmuz 2009 günkü, CndBosphorus'unsa 13 Temmuz 2009 günkü blog yazılarının altındaki yorumlara bakabilirsiniz.

Mart 2005'te
Eric Tenin'in Paris- One Photo A Day adıyla yayımladığı blogla başlayan bu farklı blog anlayışı ve eylemi, "City Daily Photo Blog (CDPB) Günde Bir Fotoğraflı Kent Blogu" olarak tanımlanıyor. Dünyanın CDPB türü bloglarını listeleyen bu katalogda, Türkiye-İstanbul kökenli ya da içerikli yalnızca birkaç blog ya da site yer almaktadır. Katalogdaki İstanbul kentine ilişkin blogların bugünkü sayısını görmek istiyorsanız lütfen tıklayınız. Bağlantısını verdiğimiz bu sayfada görüldüğü üzere, katalogda yer alan 8 blogun 2'si CndFlix'inkilerdir. Bu, bir anlamda şu demektir: İstanbul kenti üzerinde CndFlix'in dünya ölçeğindeki emeğinin olanların tümüne oranı % 25'tir. Dünyada "İstanbul'u bloglayan kayde değer blogcular" arasında yerini aylar önce almış olan CndFlix, tek başına bu pastanın dörtte birini pişirmektedir... Nasıl ama!

Istanbul2010Diary'ye ödül olarak verilen, İstanbul 2010-2 Avrupa Kültür Başkenti 2009 Programı adlı cici kitapta, adından da anlaşılacağı üzere, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerinin 2009 yılı (!) programı yer alıyor. Ödülün alındığı tarih, 2009 sonu olduğuna göre, bu cici kitabın belge ya da arşiv değeri oldukça yüksek sayılır. Ödülü cici kitap için Istanbul2010Diary, İstanbul 2010 AKB Ajansı'na çok teşekkür ediyor.

Istanbul2010Diary'nin ödülü.

Ödülünü alan Istanbul2010Diary, bu ödülü okurlarına armağan ediyor ve sevgili Istanbul2010Diary okurlarına 1000 teşekkür ediyor.

Ödül kitapta İstanbul 2010'nun 2009 programı bulunuyor.

Şimdi bu cici kitabımızdan birkaç alıntı yapalım ve onu daha açık olarak tanıtalım...

"Yüzyıllardır her türden, her yerden sanatçılara esin kaynağı olmuş bu muhteşem şehir, şimdi başını kaldırıyor, ayağa kalkıyor, üstünden yılların kirini pasını atıyor, bütün güzelliği ile sahneyeçıkmaya hazırlanıyor." Nuri M. Çolakoğlu | İstanbul 2010 AKB Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı.

Alınan bu ödül kitap, gerçekte, Istanbul2010Diary okurlarına verilmiş bir armağandır.

"İstanbul 2010... Bir Büyülü kentin kültür başkenti oluşu... Şimdiki zamandan gelecek zamana hummalı bir yolculuk. Bütün şehir, birlikte, el ele... Avrupa ile Asya'nın, Doğu ile Batı'nın, soyut ile somut'un kucaklaşması... Tıpkı yıllar önce olduğu gibi..." İskender Pala | İstanbul 2010 AKB Ajansı Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı.

"2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul: sanırım doğruyu anlatmak, geniş katılımı sağlamak, sonuçlarını evrensel boyutlarda tartışabilmek için sayısı az örneklerden birisidir. Kuşkusuz olumlu olumsuz tüm gelişmeleri içeren bu örnek, aynı zamanda doğal ve kültürel varlıklar, kültürel kimlik açısından da Türkiye ve dünya için önemli bir odak noktasıdır." Metin Sözen | İstanbul 2010 AKB Ajansı Yürütme Kurulu Üyesi.
Devamı!

Tarihsel Metal Paralar: Sikkeler

Metallerin çok eski zamanlardan bu yana değiş tokuş aracı olarak kullanıldığını biliyoruz. İÖ 8. yüzyılda Çin'de para yerine çapa, tırmık gibi tarım araçlarının minyatür modellerinin yapılıp kullanıldığı da bilinmektedir.

Sikkeler Ne Anlatır? | Fotoğraf 1: CndFlix © 2009
Önceleri fasulye tanesine benzeyen metal paralar, daha sonra bugün de kullanılan ince pullar haline dönüştü. Metal paralar, yazılı belgeler ve arkeolojik bulgularla birlikte incelendiğinde insanlara birçok konuda bilgi aktarır.
Madalyalarla birlikte paralar, İÖ 4. yüzyıldan bu yana tarihsel kişilerin resimleri konusunda eşsiz bir kaynak olmuştur.

Sikkeler Ne Anlatır? | Fotoğraf 2: CndFlix © 2009

Gelin, en iyisi: İstanbul Beyoğlu'nda Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde düzenlenmiş olan "Sikkeler Ne Anlatır?" adlı sergiye gidelim ve... bu bilgilerimize çok daha farklı bilgiler ekleyelim...

Sikkeler Ne Anlatır? | Fotoğraf 3: CndFlix © 2009

Devamı!

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Gönüllü Programı

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti sürecinde İstanbulluların daha etkin rol almasını sağlamak ve 2010 kapsamında yürütülen etkinliklerin ihtiyaç duyduğu gönüllülerin koordinasyonunu yapmak amacıyla Ağustos 2009'da başlatılan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Gönüllü Programı çalışmalarını sürdürüyor. Gönüllülüğü toplumsal katılımın bir aracı olarak gören bu program, katılmak isteyen bütün İstanbullulara açık.

Gönüllü olarak: sergi, konferans, konser gibi İstanbul 2010 etkinliklerinin organizasyonunda, bu etkinliklerin duyurulması için tanıtım aktivitelerinde ya da İstanbul’da yaşayan imkânı kısıtlı kişi ve grupların bu etkinliklere erişimi için çalışabilirsiniz. Ayrıca planlanmış etkinliklerin yanı sıra Gönüllü Programında kendi fikirlerinizi de hayata geçirmeniz mümkün.

Gönüllü olursanız: tekrarı olmayacak bu Avrupa Kültür Başkenti organizasyonunun, mutfağında yer alacak ve tüm sürecin heyecanını daha yakından hissedebileceksiniz. Bunun yanında gönüllülere yönelik eğitim, gezi ve diğer sosyal etkinliklerle hem yeni şeyler öğrenip hem de yeni İstanbullular ve yeni mekânlar tanıyabileceksiniz.

Gönüllü olmak isteyenler: her Çarşamba 15:00-17:00 ve her Cumartesi 11:00-13:00 saatleri arasında düzenlenen tanışma toplantılarına katılabilirler. Toplantılar, İstiklal Cad. No:131 Atlas Pasajı adresindeki İstanbul 2010 Ofisinde gerçekleştirilmektedir. Toplantıya katılım için gonullu@istanbul2010.org adresinden Eda Afife Demirtaş’a ulaşabilirsiniz.

Daha ayrıntılı bilgi için, http://2010gonullu.blogspot.com adresindeki elektronik günlüğü izleyebilirsiniz

Devamı!

Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı... Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan edildiği günün -29 Ekim 1923- yıldönümlerinde kutlanan ulusal bir bayram Cumhuriyet Bayramı.
19 Nisan 1925'te 628 sayılı "Cumhuriyet'in İlanına Müsadif 29 Teşrinievvel Gününün Milli Bayram Addi Hakkında Kanun ile, 29 Ekim günü Türkiye içinde ve dışındaki temsilciliklerde ulusal bayram töreni yapılacağı hükmü getirildi. 21 Nisan 1925 tarihli ve 1805 sayılı Milli ve Sair Bayramlarda İfa Olunacak Merasim Hakkındaki Talimatname ile de, yapılacak kutlamaların düzenlenmesine ilişkin ilkeler belirlendi.
27 Mayıs 1935 tarihli ve 2379 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'a göre 28 Ekim öğleden sonrasıyla 29 ve 30 Ekim günleri tatil sayıldı.
17 Mart 1981'de, 2739 sayılı yasayı geçersiz kılan 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile yeniden düzenlenen Cumhuriyet Bayramı tatili, 28 Ekim öğleden sonrası ile 29 Ekim günü olarak belirlendi. Bu süre içinde resmi daire ve kuruluşların tatil edilmesi, özel işyerlerinin de zorunlu olarak kapatılması hükme bağlandı.

Böyle olmakla birlikte, Türkiye'de 80'li dönemin cunta önderinin, halka açık konuşmalarında, sık sık "Bu kadar çok bayram, bu kadar çok tatil olmaz. Tatillerin kimisini kaldırmak ve çok çalışmak lazım!" dediğinden yola çıkılırsa, cuntanın halkı "çok çalış[tır]ma" işini sözde bırakmayışı, bu son yasadan da anlaşılıyor...

Annemi bayrama götürdüm, evimize en yakın merkezi yer olan Üsküdar'daki Cumhuriyet'in 86. yılı kutlamalarına...

Ne var ki gecikmişişiz. Herhangi bir törene ya da kutlamaya raslamadık, partilerin ağaçlara, elektrik direklerine asılı kutlama afişleri ya da pankartları dışında.
Bindiğimiz minibüsten indiğimizde, Üsküdar iskelesinnin sağındaki parkta, "fast-food"larını atıştıran, bayram üniformalı gençleri görünce, anladık ki bayram töreni çoktan sona ermiş.

Cumhuriyet'in 86'sında: bu anne 84'ünde | Üsküdar | 29 Ekim 2009 | Fotoğraf: CndFlix © 2009
O zaman gidip parkta dolanalım, parktaki doğal etkinlikleri ve Boğaz'dan geçen gemileri seyredelim dedik. Ulusal Bayram günümüzü böyle değerlendirdik. Bayramların, simgeledikleri birleştirici öğenin toplum ya da grup yaşamındaki etkinliği zayıfladıkça sıradan dinlenme günlerine dönüşmesi sıkça rastlanan bir durum. Elbette annem de ben de, Türkiye'nin değişmeye yüz tuttuğunun farkındayız. Cumhuriyet gibi bir başlangıcın anma gününü, eğlenerek, daha argo bir deyimle "çalıp oynaya oynaya" geçirmek, yaşamak gerekirdi. Böyle olmaması acaba "büyük kriz" yüzünden midir?

Neyse... Yaşı Cumhuriyetin yaşına yakın olan annem ve ben, biz de gençlere uyalım diye düşündük. Parktaki gezimizi bitirdikten sonra, gidip Mc Donald'da French Free ve Hamburger yiyelim dedik... Ama kola değil, -ayran da değil-, çay içtik yanı sıra.
Fotoğraftaki 84 yaşındaki annem, yemekten arta kalan çayını yudumluyor.
Devamı!

İstanbul'un Çınarları, Çınaraltları ve Vaka-yı Vakvakiye

Bugün, daha doğrusu bu gece, İstanbul'un Üsküdar'a bağlı semtlerinden Çengelköy'deki yaklaşık 800 yıllık bir çınarı fotoğraflayacağım. Niçin mi geceyi seçtim? İstanbul çınarları arasında sabıkalı olan bir çınar da var çünkü. Belki onun bu, insan ürküten olumsuz anısını öbür ulu çınarlar da duymuşlardır. Ululuk ve hüzün, gece ışığında biraz daha belirginleşir belki... Öyle düşündüm ve çektim fotoğraflarımı: işte size 800 yıllık bir çınar.

İstanbul'un Çınarları-1 | Çengelköy | 03 Ekim 2009 | Fotoğraf: CndFlix © 2009

Dalına 2001'de takıldığı anlaşılan kimlik levhasında, bu çınarın yaşının 780 olduğu yazılı. 2010'da yine ayakta durduğuna göre, yaklaşık 800 yaşında bu çınar. Çınarın dallarının yayıldığı alan, Çınaraltı adıyla anılan bir kıyı kahvesi. Akşamları çok kalabalıklaşan bu kahvede çay, 1.5 TL. Boğaz'ın kıyıyı yalayan, insanı ninnileyen dalga sesleri ve serinleten havası için 1.5 TL nedir ki! I. Boğaz Köprüsü'nün arada bir değişen, kırmızı, mavi, pembe, yeşil silüetlerinin bedava seyri de var bu hesabın içinde...

İstanbul'un Çınarları-2 | Çengelköy | 03 Ekim 2009 | Fotoğraf: CndFlix © 2009

Bir Bursa, bir de İstanbul, öbür ünlerinin yanı sıra, yaşlı çınarlarıyla da ünlü kentlerdendir. Çınar ağacının anayurdu Kuzey Amerika, Avrupa'nın doğusu ve Asya olmasına karşın, İstanbul'un çınarları ansiklopedilere girmekle kalmamış, tarihe de damgasını vurmuştur.

17. yüzyılda, Mart 1656'da meydana gelen, Vaka-yı Vakvakiye adıyla da anılan yeniçeri ayaklanmasının tarihteki bir adı da Çınar Olayı'dır. Ekonomik bunalım nedeniyle, yeniçerilerin ücretleri, değeri düşük paralarla ödenince, maliye kurumunda görevli olanların suçlanmasıyla başlayan, İstanbul'un her semtine yayılan, kentteki günlük yaşamın durmasına yol açan bu ayaklanma sırasında öldürülenlerden bazılarının cesetleri Atmeydanı denilen yerdeki bir çına ağacına asıldı. Dallarına cesetlerin asıldığı çınar ağacı, meyveleri insana benzeyen efsanevi vakvak ağacını çağrıştırdığı için olay Vaka-yı Vakvakiye olarak adlandırılmıştır.

İstanbul'un Çınarları-3 | Çengelköy | 03 Ekim 2009 | Fotoğraf: CndFlix © 2009

Çınarlar hava kirliliğine ve hastalıklara dayanıklı olduğu için büyük kentlerde ve sanayi merkezlerinde çok yetiştirilir. Türkiye'de görülen çınarlar, Doğu çınarı ve Batı çınarı olmak üzere iki türden oluşur. Doğu çınarı, 30 metreye dek yükselen, gövdesi bazen 10 metreye ulaşabilen ve yüzce yıl yaşayabilen çınar türüdür. Başta İstanbul olmak üzere birçok yerdeki çınar ağaçları doğal anıt olarak koruma altına alınmıştır.

Büyüdüğünde, altında dinlenilmek üzere, gölgelik olarak dikilen çınar ağacının kabukları halk arasında ateş düşürücü olarak da kullanılır.

Türkiye insanının türkülerinde, kavak, meşe gibi ağaçların yanı sıra çınar ağacı da geçer. Siz onu gizli sevmiştiniz. Nerden bilecektiniz ki el alem duyar: ve, bahçede yeşil çınardı! Boyu boyunuza uyardı... Meşeler göğerirdi, uzun kavaklarsa giderdi engine... Hiç de benzemezdi yaprakları kendine... Uzaklarda mısınız? Çocukluk günlerinizdeki sevgiliniz, bir çınarın dibine yatmış uyumuştur şimdi kim bilir. Ela gözlerini uyku bürümüştür. Evvel küçücükken, şimdi büyümüştür belki... Kim bilir...

Devamı!
Related Posts with Thumbnails